1 A go no mo, han fo jirbey din ra kaŋ Yesu goono ga borey dondonandi Irikoy windo ra, ka Baaru Hanna waazu, kala alfaga beerey da asariya* dondonandikoy da arkusey kaa a gaa.
1O günlerden birinde, İsa tapınakta halka ders verip Müjde'yi duyururken, başkâhinler ve din bilginleri, ihtiyarlarla birlikte çıkageldiler.
2 I salaŋ ka ne a se: «Ma ci iri se dabari kaŋ no ni goono ga hayey din te d'a? Wala may no ka ni no dabaro wo?»
2O'na, «Söyle bize, bunları hangi yetkiyle yapıyorsun? Bu yetkiyi sana kim verdi?» diye sordular.
3 Yesu tu ka ne i se: «Ay mo g'araŋ hã sanni fo, kal araŋ ma tu ay se.
3İsa onlara şu karşılığı verdi: «Ben de size bir soru soracağım. Söyleyin bana, Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan mıydı, insanlardan mıydı?»
4 Yohanna baptisma, Irikoy do no a fun, wala borey do no?»
5Bunu aralarında şöyle tartıştılar: «`Tanrı'dan' dersek, `Ona niçin inanmadınız?' diyecek.
5 Kala i saaware ngey da care game ra ka ne: «D'iri ne: ‹Irikoy do no›, a ga ne: ‹Ifo se no araŋ man'a cimandi?›
6Yok eğer `İnsanlardan' dersek, bütün halk bizitaşa tutacak. Çünkü Yahya'nın peygamber olduğuna inanmışlardır.»
6 Amma d'iri ne: ‹Borey do no› -- to, jama kulu g'iri catu-catu nda tondiyaŋ, zama i tabbat kaŋ Yohanna ya annabi no.»
7Sonunda, «Nereden olduğunu bilmiyoruz» cevabını verdiler.
7 I tu ka ne ngey mana bay nangu kaŋ a fun.
8İsa da onlara, «Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim» dedi.
8 Yesu mo ne i se; «Ay mo si ci araŋ se dabari kaŋ dumi no ay goono ga hayey din te d'a.»
9İsa sözüne devam ederek halka şu benzetmeyi anlattı: «Adamın biri bağ dikmiş ve bunu bağcılara kiralayıp uzun bir süre için yolculuğa çıkmış.
9 Yesu sintin ka misa wo ci borey se ka ne: «Boro fo na reyzin* kali tilam k'a sufuray goy-teeri fooyaŋ se. Nga wo koy laabu fo ka gay.
10Mevsimi gelince, bağın ürününden kendisine düşen payı vermeleri için bağcılara bir köle yollamış. Ama bağcılar köleyi dövmüş ve eli boş göndermişler.
10 Waato kaŋ alwaato to, a na bannya fo donton goy-teerey do, i m'a no kalo albarka ra. Amma goy-teerey n'a kar ka tutubu, k'a sallama kambe koonu.
11Bağ sahibi başka bir köle daha yollamış. Bağcılar onu da dövüp aşağılamış ve eli boş göndermişler.
11 A ye ka bannya fo donton. Nga mo, i n'a kar ka tutubu, k'a fanta, k'a sallama kambe koonu.
12Adam bir üçüncüsünü yollamış, bağcılar onu da yaralayıp kovmuşlar.
12 A ye ka donton hala ihinzanta. Nga mo i n'a maray, k'a gaaray.
13«Bağın sahibi, `Ne yapsam ki?' demiş. `Sevgili oğlumu göndereyim. Belki onu sayarlar.'
13 Kali koyo ne: ‹Ifo no ay ga te? To. Ay g'ay izo donton, nga kaŋ ay ga ba gumo. Hambara i g'a beerandi.›
14«Ama bağcılar onu görünce aralarında şöyle konuşmuşlar: `Mirasçı bu; onu öldürelim de miras bize kalsın.'
14 Amma waato kaŋ goy-teerey di a, i ne ngey da care se: ‹Woone ya tubukwa no. Iri m'a wi hala tubo ma ciya iri wane.›
15Böylece, onu bağdan dışarı atıp öldürmüşler. «Bu durumda bağın sahibi onlara ne yapacak?
15 Kala i n'a jindaw kalo banda k'a wi. Kali koyo binde, ifo no a ga te i se?
16Gelip o bağcıları yok edecek, bağı da başkalarına verecek.» Halk bunu duyunca, «Tanrı korusun!» dedi.
16 To. Kal a ma kaa ka goy-teerey din halaci ka kalo sufuray afooyaŋ se.» Kaŋ borey maa woodin i ne: «Irikoy m'iri waa d'a!»
17İsa gözlerini onlara dikip şöyle dedi: «Öyleyse Kutsal Yazılardaki şu sözün anlamı nedir? `Yapıcıların reddettiği taş, işte köşenin baş taşı oldu.'
17 Amma Yesu na mo sinji i gaa ka ne: «Ifo no woone binde kaŋ i hantum ka ne: ‹Tondo kaŋ cinakoy wangu, nga no ciya cinaro boŋo›?
18O taşın üzerine düşen herkes paramparça olacak, taş da kimin üzerine düşerse onu ezip toz edecek.»
18 Boro kulu kaŋ ga kaŋ tondo din boŋ, a ga ceeri-ceeri, amma bora kaŋ boŋ a ga kaŋ, a g'a fufu k'a te sanda kusa cine.»
19İsa'nın bu benzetmeyi kendilerine karşı anlattığını farkeden din bilginleriyle başkâhinler O'nu o anda yakalamak istediler, ama halkın tepkisinden korktular.
19 Saaya din ra asariya dondonandikoy da alfaga beerey ceeci ngey m'a di, zama i faham ka bay kaŋ ngey boŋ no a na misa wo ci, amma i humburu jama.
20İsa'yı dikkatle gözlüyorlardı. O'na, kendilerine doğru kişiler süsü veren muhbirler gönderdiler. O'nu, söyleyeceği bir sözle tuzağa düşürmek ve böylelikle valinin yetki ve yargısına teslim etmek istiyorlardı.
20 I n'a batandi ka ce-kortasiyaŋ donton, kaŋ yaŋ na ngey boŋ himandi adilanteyaŋ. I go ga kobay ceeci a gaa sanni fo do, zama i ma du ka Yesu daŋ mayray da dabarikoono kambe ra.
21Muhbirler O'na, «Öğretmenimiz, senin doğru olanı söyleyip öğrettiğini, insanlar arasında ayrım yapmaksızın Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a vergi vermemiz Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi?» diye sordular.
21 I n'a hã ka ne: «Alfa, iri ga bay kaŋ ni goono ga hayey kaŋ ga saba ci no, ka dondonandi yaadin mo. Ni si baar'a-baar'a te, amma cimi no ni goono ga Irikoy fonda dondonandi nd'a.
23Onların hilesini anlayan İsa onlara, «Bana bir dinar gösterin» dedi. «Üzerindeki resim ve yazı kimin?» «Sezar'ın» dediler.
22 To. A ga halal* iri ma jangal bana Kaysar* se no, wala manti yaadin no?»
25O da onlara, «Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin» dedi.
23 Amma Yesu di i munaficitara, ka ne i se:
26Onlar İsa'yı, halkın önünde söylediği sözlerle tuzağa düşüremediler. Verdiği cevaba şaşarak susup kaldılar.
24 «Wa cab'ay se dinari* nooru ize fo. May foto da may hantumyaŋ no a gaa wo?» Kal i ne: «Kaysar wane no.»
27Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukilerden bazıları İsa'ya gelip şunu sordular: «Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: `Eğer bir adamın evli olan kardeşi çocuksuz ölürse, o adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün.'
25 Yesu ne i se: «Yaadin gaa, wa Kaysar hayey no Kaysar se. Irikoy hayey mo, araŋ m'i no Irikoy se.»
29Yedi kardeş vardı. Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü.
26 I mana du k'a di a sanno boŋ borey jine. I dambara nd'a tuyaŋo mo, hal i dangay.
30İkincisi de, üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk bırakmadan öldü.
27 Sadusi* fonda boro fooyaŋ mo, kaŋ yaŋ goono ga ne buukoy tunandiyaŋ si no, maan Yesu do. I n'a hã
32Son olarak kadın da öldü.
28 ka ne: «Alfa, Musa hantum iri se ka ne: da boro fo nya-ize bu kaŋ gonda wande, a sinda ize mo, kal a nya-izo m'a wando hiiji ka du ize nga nya-izo se.
33Buna göre, diriliş günü kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.»
29 To. Doŋ, nya-ize iyye go no. Sintina na wande hiiji. A bu, a mana ize kulu naŋ.
34İsa onlara şöyle dedi: «Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler.
30 Ihinkanta mo te yaadin.
35Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir.
31 Ihinzanta n'a hiiji. Yaadin mo no iyya din kulu, i mana du ize kal i bu.
36Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları olarak Tanrı'nın çocuklarıdırlar.
32 Kokor banda waybora bumbo bu.
37Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, `İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı' deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti.
33 Kayando hane binde, waybora ga bara i ra woofo wande, zama i boro iyya kulu n'a hiiji?»
38Tanrı ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır. Çünkü O'na göre bütün insanlar yaşamaktadır.»
34 Yesu ne i se: «Zamana wo izey ga hiiji, i g'i hiijandi mo.
39Artık O'na başka soru sormaya cesaret edemeyen din bilginlerinden bazıları, «Öğretmenimiz, güzel konuştun» dediler.
35 Amma ngey kaŋ yaŋ i n'i lasaabu i to i ma du baa zamana kaŋ ga kaa ra, da buukoy tunyaŋo ra mo, i si hiiji, i s'i hiijandi mo,
41İsa onlara şöyle dedi: «Nasıl oluyor da, `Mesih Davut'un Oğludur' diyorlar?
36 zama i si hin ka bu koyne. I ga saba nda malaykey, Irikoy izeyaŋ mo no, za kaŋ i te tunyaŋo izeyaŋ.
42Çünkü Davut'un kendisi Mezmurlar kitabında şöyle diyor: `Rab Rabbime dedi ki, Ben düşmanlarını senin ayaklarının altına serinceye dek sağımda otur.'
37 Amma kaŋ i ga buukoy tunandi, baa Musa na woodin cabe gumbo do, nango kaŋ a ga ne Rabbi se ‹Ibrahim Irikoyo, da Isaka Irikoyo, da Yakuba Irikoyo no.›
44Davut O'ndan `Rab' diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?»
38 Amma nga wo manti buukoy Irikoyo no bo, day fundikooney wane no. Zama boro kulu ga funa a jine.»
45Bütün halk dinlerken İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının.
39 Asariya dondonandiko fooyaŋ tu ka ne: «Alfa, ni sanno boori.»
47Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha da ağır olacaktır.»
40 Zama i mana ta k'a hã hay fo koyne.
41 Yesu mo ne i se: «Mate no kaŋ i ga ne Almasihu ya Dawda ize no?
42 Dawda bumbo ne Zabura* tira ra: Rabbi ne ay Koyo se: ‹Ma goro ay kambe ŋwaaro gaa,
43 hal ay ma ni ibarey te ni ce taamey se furkange.›
44 Dawda bumbo goono ga ne a se Rabbi no. Mate no a ga te ka ciya a se ize koyne?»
45 Kaŋ borey kulu goono ga hangan, Yesu ne nga talibey se:
46 «Araŋ ma haggoy da asariya dondonandikoy, kaŋ yaŋ ga maa kaani i ma windi nda kwaay kuuku yaŋ. I ga ba i m'i fo habey ra. I ga ba boro beerey nangorayey Yahudance diina marga fuwey ra, da jine goray mo bucey do.
47 I ga wayborey kaŋ kurnyey bu windey ŋwa, i ga adduwa kuuku te ka te ce birji mo. Woone yaŋ ga du ciiti konno kaŋ ga jaase ikulu.»