1RAB Musaya şöyle dedi:
1Jahve još reče Mojsiju:
2‹‹Eğer biri günah işler, RABbe ihanet eder, kendisine emanet edilen, rehin bırakılan ya da çalıntı bir mal konusunda komşusunu aldatır ya da ona haksızlık ederse,
2"Naredi Aronu i njegovim sinovima: 'Ovakav je obred za žrtvu paljenicu: žrtva paljenica neka ostane na žeravi na žrtveniku svu noć do jutra; i vatra neka neprestano gori na žrtveniku.
3kayıp bir eşya bulup yalan söylerse, yalan yere ant içerse, yani insanların işleyebileceği bu suçlardan birini işlerse,
3Neka svećenik stavi na se lanenu košulju, na svoje tijelo neka navuče lanene gaće; zatim neka zgrne zamašćeni pepeo u što je vatra pretvorila žrtvu paljenicu na žrtveniku i neka ga stavi pokraj žrtvenika.
4günah işlemiş olur ve suçlu sayılır. Çaldığı ya da haksızlıkla ele geçirdiği şeyi, kendisine emanet edilen ya da bulduğu kayıp eşyayı,
4Potom neka svuče svoje ruho i na se obuče drugo te neka odnese zamašćeni pepeo na čisto mjesto izvan tabora.
5ya da hakkında yalan yere ant içtiği şeyi, üzerine beşte birini de ekleyerek, suç sunusunu getirdiği gün sahibine geri vermeli.
5Vatra na žrtveniku mora uvijek gorjeti; ne smije se gasiti. Neka svako jutro svećenik na nju naloži drva i onda na nju naslaže žrtvu paljenicu. Tu neka u kad sažiže loj sa žrtava pričesnica.
6RABbe suç sunusu olarak kâhine belli değeri olan kusursuz bir koç getirmeli.
6Neka na žrtveniku trajno gori vatra; neka se ne gasi.'"
7Kâhin RABbin huzurunda onun günahını bağışlatacak; işlediği suç ne olursa olsun kişi bağışlanacak.››
7"Ovo je obred za žrtvu prinosnicu: neka je Aronovi sinovi pronose u nazočnosti Jahve pred žrtvenikom.
8RAB Musaya şöyle dedi:
8Pošto jedan od njih zagrabi pregršt najboljeg brašna i ulja sa žrtve prinosnice i sav tamjan što bude na njoj, pošto to sažeže na žrtveniku kao spomen-žrtvu, ugodan miris Jahvi,
9‹‹Harunla oğullarına buyruk ver: ‹Yakmalık sunu yasası şudur: Yakmalık sunu bütün gece, sabaha kadar sunaktaki ateşin üzerinde kalacak. Sunağın üzerindeki ateş sönmeyecek.
9neka ostatak u obliku beskvasnih kruhova pojedu Aron i njegovi sinovi; neka ga jedu na posvećenu mjestu - u dvorištu Šatora sastanka.
10Kâhin keten giysisini, donunu giyecek. Sunağın üzerindeki yakmalık sunudan kalan külü toplayıp sunağın yanına koyacak.
10Neka se ne peče s kvascem. To je dio žrtava meni paljenih što im ga ja dajem - dio najsvetiji, jednako kao i žrtva okajnica i kao žrtva naknadnica.
11Giysilerini değiştirdikten sonra külü ordugahın dışında temiz bir yere götürecek.
11Svaki muškarac Aronova potomstva može jesti taj dio od žrtava paljenih Jahvi, i to je vječni zakon za sve vaše naraštaje: i tko ih se god dotakne, bit će posvećen."
12Sunağın üzerindeki ateş sürekli yanacak, hiç sönmeyecek. Kâhin her sabah ateşe odun atacak, yakmalık sununun parçalarını odunların üzerine dizecek, onun üzerinde de esenlik sunularının yağını yakacak.
12Jahve još reče Mojsiju:
13Sunağın üzerindeki ateş sürekli yanacak, hiç sönmeyecek.› ››
13"Neka Aron i njegovi sinovi na dan svoga pomazanja prinesu Jahvi ovaj prinos: desetinu efe najboljeg brašna kao redovitu žrtvu prinosnicu, polovinu ujutro, a polovinu uvečer.
14‹‹ ‹Tahıl sunusu yasası şudur: Harunun oğulları onu sunağın önünde RABbe sunacaklar.
14Neka bude pripravljena u tavi na ulju. Donesi je dobro namočenu i prinesi Jahvi kao ugodan miris, kao žrtvu prinosnicu od više komada.
15Kâhin üzerindeki günnükle birlikte tahıl sunusunun ince unundan ve zeytinyağından bir avuç alıp anma payı ve RABbi hoşnut eden koku olarak sunakta yakacak.
15Neka je tako pripravi svećenik koji od njegovih sinova bude pomazan da ga naslijedi. To je vječni zakon. Neka se ta žrtva Jahvi sva sažeže!
16Artakalanı Harunla oğulları yiyecekler. Onu kutsal bir yerde, Buluşma Çadırının avlusunda mayasız ekmek olarak yemeliler.
16Svaka svećenička žrtva prinosnica treba da bude posve spaljena; neka se od nje ne jede."
17Mayayla pişirilmemeli. Bunu yakılan sunulardan, kâhinlerin payı olarak verdim. Suç sunusu, günah sunusu gibi bu da çok kutsaldır.
17Još reče Jahve Mojsiju:
18Harun soyundan gelen her erkek ondan yiyebilir. RAB için yakılan sunularda onların kuşaklar boyunca sonsuza dek payları olacak. Sunulara her dokunan kutsal sayılacak.› ››
18"Kaži Aronu i njegovim sinovima: 'Ovo je obred žrtvovanja za grijeh: žrtva okajnica neka se zakolje pred Jahvom na mjestu gdje se kolje žrtva paljenica - presveta je!
19RAB Musaya şöyle dedi:
19Svećenik koji prinosi tu žrtvu okajnicu neka od nje i jede; neka se ona jede na posvećenu mjestu, u dvorištu Šatora sastanka.
20‹‹Harun kâhin olarak meshedildiği gün, Harunla oğulları tahıl sunusu olarak RABbe yarısı sabah, yarısı akşam olmak üzere, onda bir efa ince un sunacaklar. Bu sürekli bir sunu olacak.
20Tko se god dotakne njezina mesa bit će posvećen; ako krv poštrapa odijelo, poštrapani dio neka se ispere na posvećenu mjestu.
21Zeytinyağıyla iyice yoğrulup sacda pişirilecek. Tahıl sunusunu getirip RABbi hoşnut eden koku olarak pişmiş parçalar halinde sunacaklar.
21A posuda od ilovače u kojoj bude meso kuhano neka se razbije; a ako bude kuhano u posudi od tuča, neka se istare i vodom ispere.
22Bunu Harun soyundan gelen meshedilmiş kâhin RABbe sunacak. Sürekli bir kural olacak bu. Sununun tümü yakılacak.
22Svaki muški od svećeničke loze može od nje jesti - presveta je!
23Kâhinin sunduğu her tahıl sunusu tümüyle yakılmalı, hiç yenmemeli.››
23Ali nijedna žrtva okajnica od koje je krv donesena u Šator sastanka za obred pomirenja u Svetištu neka se ne jede, nego na vatri spali.'"
25‹‹Harunla oğullarına de ki, ‹Günah sunusu yasası şudur: Günah sunusu yakmalık sununun kesildiği yerde, RABbin huzurunda kesilecek. Çok kutsaldır.
26Hayvanı sunan kâhin onu kutsal bir yerde, Buluşma Çadırının giriş bölümünde yiyecek.
27Sununun etine her dokunan kutsal sayılacak. Kanı birinin giysisine sıçrarsa, giysi kutsal bir yerde yıkanmalı.
28İçinde etin haşlandığı çömlek kırılmalı. Ancak tunç bir kapta haşlanmışsa, kap iyice ovulup suyla durulanmalı.
29Kâhinler soyundan gelen her erkek bu sunuyu yiyebilir. Çok kutsaldır.
30Ama kutsal yerde günah bağışlatmak için kanı Buluşma Çadırı'na getirilen günah sunusunun eti yenmeyecek, yakılacaktır.› ››