¹‹‹Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu -Hititleri, Girgaşlıları, Amorluları, Kenanlıları, Perizlileri, Hivlileri, Yevusluları, sizden daha büyük ve daha güçlü yedi ulusu- kovacak.

¹Keď ťa vovedie Hospodin, tvoj Bôh, do zeme, do ktorej ideš, aby si ju zaujal do dedičstva, a vyplieni mnohé národy zpred tvojej tvári, Heteja, Gergezeja, Amoreja, Kananeja, Ferezeja, Heveja a Jebuzeja, sedem národov, väčších čo do počtu a mocnejších, ako si ty.

²Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız.

²A Hospodin, tvoj Bôh, ich vydá pred tebou, a pobiješ ich; istotne ich vyhladíš zarieknuc ich na úplnú záhubu; neučiníš s nimi smluvy ani sa nezľutuješ nad nimi.

³Kız alıp vermeyeceksiniz. Kızlarınızı oğullarına vermeyeceksiniz; oğullarınıza da onlardan kız almayacaksınız.

³Ani sa s nimi nedáš ženbou do rodiny alebo vydajom; svojej dcéry nedáš jeho synovi ani jeho dcéry nevezmeš svojmu synovi.

⁴Çünkü onlar oğullarınızı beni izlemekten saptıracak, başka ilahlara tapmalarına neden olacaklardır. O zaman RAB size öfkelenecek ve sizi çabucak yok edecek.

⁴Lebo by odvrátil tvojho syna, takže by ma nenasledoval, ale by slúžili iným bohom, a zanietil by sa na vás hnev Hospodinov a vyhladil by ťa rýchle.

⁵Onlara şöyle yapacaksınız: Sunaklarını yıkacak, dikili taşlarını parçalayacak, Aşera putlarını devirecek, öbür putlarını yakacaksınız.

⁵Ale im takto učiníte: ich oltáre rozboríte, ich modlárske stĺpy skrúšite, ich háje zosekáte a ich rytiny spálite ohňom.

⁶‹‹Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. Tanrınız RAB, öz halkı olmanız için, yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.

⁶Lebo ty si svätý ľud Hospodinovi, svojmu Bohu. Teba si vyvolil Hospodin, tvoj Bôh, aby si mu bol ľudom zvláštneho vlastníctva nad všetky národy, ktoré sú na tvári zeme.

⁷RABbin sizi sevmesinin ve seçmesinin nedeni öbür halklardan daha kalabalık olduğunuzdan değil. Siz sayıca öbür halklardan azdınız.

⁷Nie preto, že by vás bolo viac ako ktoréhokoľvek iného národa, priľnul k vám Hospodin a vyvolil si vás, lebo vás bolo menej od všetkých iných národov.

⁸RAB size sevgisini göstermek ve atalarınıza ant içerek verdiği sözü yerine getirmek için güçlü eliyle sizi Mısırdan çıkardı; köle olduğunuz ülkeden, Mısır Firavununun elinden sizi kurtardı.

⁸Ale preto, že vás miloval Hospodin a že zachoval prísahu, ktorú prisahal vašim otcom, vyviedol vás Hospodin silnou rukou a vyslobodil ťa z domu sluhov, z ruky faraona, egyptského kráľa.

⁹Tanrınız RABbin Tanrı olduğunu bilin. O güvenilir Tanrıdır. Kendisini sevenlerin, buyruklarına uyanların bininci kuşağına kadar antlaşmasına bağlı kalır.

⁹A budeš vedieť, že Hospodin, tvoj Bôh, je Bôh a že je silný Bôh verný, ktorý ostríha smluvu a milosť tým, ktorí ho milujú a ktorí ostríhajú jeho prikázania, do tisíceho pokolenia

¹⁰Kendisinden nefret edenlere ise üzerlerine yıkım göndererek karşılık verir. RAB kendisinden nefret edene karşılık vermekte gecikmeyecek.

¹⁰a ktorý odpláca tým, ktorí ho nenávidia, každému do jeho tvári tak, aby ho zahubil. Nebude čakať tomu, kto ho nenávidí, do jeho tvári mu zaplatí.

¹¹Onun için, bugün size bildirdiğim buyruklara, kurallara, ilkelere uymaya dikkat edin.››

¹¹Preto budeš ostríhať prikázanie, ustanovenia a súdy, ktoré ti ja dnes prikazujem, aby si ich činil.

¹²‹‹Bu ilkeleri dinler, onlara özenle uyarsanız, Tanrınız RAB atalarınıza ant içerek verdiği söz uyarınca sizinle yaptığı antlaşmaya bağlı kalacak.

¹²A stane sa za to, že budete počúvať tieto súdy a budete ich ostríhať a činiť, že Hospodin, tvoj Bôh, bude ostríhať tebe smluvu a milosť, čo prisahal tvojim otcom.

¹³Sizi sevecek, kutsayacak, çoğaltacak. Atalarınıza ant içerek size söz verdiği ülkede rahminizin meyvesini, toprağınızın ürününü -tahılını, yeni şarabını, zeytinyağını- sığırlarınızın buzağılarını, sürülerinizin kuzularını bereketli kılacak.

¹³a bude ťa milovať a požehná ťa a rozmnoží ťa, a požehná plod tvojho života a plod tvojej zeme, tvoje obilie a tvoju vínnu šťavu a tvoj olej, plod tvojich hoviad, matky tvojho drobného stáda na zemi, ktorú prisahal tvojim otcom, že ti ju dá.

¹⁴Öbür halklardan daha çok kutsanmış olacaksınız. Erkekleriniz, kadınlarınız, hayvanlarınız arasında döl vermeyen olmayacak.

¹⁴Budeš požehnaný nad všetky národy; nebude u teba neplodného ani neplodnej, ani medzi tvojím dobytkom.

¹⁵RAB her türlü hastalığı sizden uzaklaştıracak. Mısırda gördüğünüz korkunç hastalıklardan hiçbirini size vermeyecek. Bütün bu hastalıkları sizden nefret edenlere verecek.

¹⁵Hospodin odstráni od teba každú nemoc a všetky zlé neduhy egyptské, ktoré znáš; nevzloží ich na teba, ale ich dá na všetkých tých, ktorí ťa nenávidia.

¹⁶Tanrınız RABbin elinize teslim edeceği halkların tümünü yok edeceksiniz. Onlara acımayacaksınız. İlahlarına tapmayacaksınız. Çünkü bu sizin için tuzak olacaktır.

¹⁶A stráviš všetky národy, ktoré ti dá Hospodin, tvoj Bôh. Nezľutuje sa tvoje oko nad nimi, a nebudeš slúžiť ich bohom, lebo by ti to bolo osídlom.

¹⁷‹‹ ‹Bu uluslar bizden daha güçlü. Onları nasıl kovabiliriz?› diye düşünebilirsiniz.

¹⁷Keby si povedal vo svojom srdci: Tieto národy sú čo do počtu väčšie, ako som ja, ako ich budem môcť vyhnať?

¹⁸Onlardan korkmayacaksınız. Tanrınız RABbin firavuna ve bütün Mısıra yaptıklarını her zaman anımsayın.

¹⁸Nebudeš sa ich báť, ale dozaista budeš pamätať na to, čo učinil Hospodin, tvoj Bôh, faraonovi, a všetkým Egypťanom.

¹⁹Tanrınız RABbin sizi Mısırdan çıkarmak için yaptığı büyük denemeleri, belirtileri, şaşılası işleri, güçlü ve kudretli elini gözlerinizle gördünüz. Tanrınız RAB şimdi korktuğunuz bütün bu halklara aynısını yapacaktır.

¹⁹na tie veliké zkúšky, ktoré videly tvoje oči, tie znamenia a tie zázraky a tú presilnú ruku a to vystreté rameno, ktorým ťa vyviedol Hospodin, tvoj Bôh. Tak učiní Hospodin, tvoj Bôh, všetkým národom, ktorých by si sa ty bál.

²⁰Sizden gizlenerek sağ kalmış olanların üzerine, hepsi yok olana dek eşekarısı gönderecek.

²⁰Ba ešte len aj sršne pošle Hospodin, tvoj Bôh, na nich, dokiaľ len nezahynú aj tí, ktorí pozostali, a ktorí sa skryli pred tebou.

²¹Onlardan yılmayacaksınız. Aranızda olan Tanrınız RAB ulu ve heybetli bir Tanrıdır.

²¹Netras sa pred nimi, lebo Hospodin, tvoj Bôh, je v tvojom strede, silný Bôh veľký a strašný.

²²Bu ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları birden ortadan kaldıramazsınız. Yoksa çevrenizde yabanıl hayvanlar çoğalır.

²²A Hospodin, tvoj Bôh, vyplieni tie národy zpred tvojej tvári po kuse; nebudeš ich môcť vyhladiť narýchle, aby sa nerozmnožila na teba poľná zver.

²³Tanrınız RAB onları elinize teslim edecek ve hepsi yok oluncaya dek onları şaşkına çevirecek.

²³Avšak Hospodin, tvoj Bôh, ich vydá pred tvojou tvárou a bude ich desiť veľkým desením, dokiaľ nebudú vyhladení.

²⁴Krallarını elinize teslim edecek; adlarını göğün altından sileceksiniz. Onları yok edene dek kimse size karşı duramayacak.

²⁴A ich kráľov dá do tvojej ruky, a vyhubíš ich meno zpod nebies; nikto neobstojí pred tebou, dokiaľ ich len nezahladíš.

²⁵İlahlarını simgeleyen putları yakacaksınız; üzerlerindeki altına, gümüşe göz dikmeyecek, bunları kendinize ayırmayacaksınız. Öyle ki, tuzağa düşmeyesiniz. Bu putlar Tanrınız RABbin gözünde iğrençtir.

²⁵Rytiny ich bohov popálite ohňom: nepožiadaš striebra ani zlata, ktoré je na nich, a nevezmeš si ho, aby si sa nezaplietol do toho jako do osídla, lebo je to ohavnosťou Hospodinovi, tvojmu Bohu.

²⁶Bu iğrenç şeyleri evinize getirmeyeceksiniz, yoksa siz de onlar gibi yok olursunuz. Onlardan çok nefret edecek, tiksineceksiniz; çünkü onlar yok olmaya mahkûmdur.›› Dehşet ya da bir çeşit hastalık anlamına da gelebilir.

²⁶A nevnesieš ohavnosti do svojho domu, aby si nebol tiež prekliaty na úplnú záhubu jako ono; oškliviť sa ti to bude, a bude ti to ohavnosťou, lebo je to prekliate na úplnú záhubu.