¹‹‹Şimdi, ey İsrail, size öğrettiğim kurallara, ilkelere kulak verin. Yaşamak, ülkeye girmek ve atalarınızın Tanrısı RABbin size vereceği toprakları mülk edinmek için bunlara uyun.

¹Sedaj pa poslušaj, o Izrael, postave in sodbe, katere vas učim izpolnjevati, da živite in pridete v deželo ter jo posedete, ki vam jo daje GOSPOD, očetov vaših Bog.

²Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RABbin buyruklarına uyun.

²Ne pristavite ničesar besedi, ki vam jo zapovedujem, tudi ne vzemite ničesar od nje, da ohranite Boga svojega zapovedi, ki vam jih zapovedujem.

³‹‹RABbin Baal-Peorda neler yaptığını kendi gözlerinizle gördünüz. Tanrınız RAB, Baal-Peora tapan herkesi aranızdan yok etti.

³Oči vaše so videle, kar je storil GOSPOD zaradi Baal-peorja; kajti vse, ki so šli za Baal-peorjem, je potrebil GOSPOD, Bog tvoj, izmed tebe.

⁴RABbe bağlı kalan sizler ise hâlâ yaşamaktasınız.

⁴Vi pa, ki ste se držali GOSPODA, Boga svojega, ste vsi živi današnji dan.

⁵‹‹İşte, Tanrım RABbin buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız.

⁵Glejte, učim vas postave in sodbe, kakor mi je zapovedal GOSPOD, Bog moj, da tako ravnate v deželi, ki greste vanjo, da jo posedete.

⁶Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, ‹Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!› diyecek.

⁶Hranite jih torej in izpolnjujte; kajti to bode vaša modrost in razumnost vpričo ljudstev, ki bodo slišala vse te postave, tako da poreko: Res, modro in razumno ljudstvo je ta veliki narod!

⁷Tanrımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Tanrısı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı?

⁷Zakaj kje je velik narod, ki bi mu bili bogovi tako blizu, kakor nam je GOSPOD, Bog naš, kadarkoli ga kličemo?

⁸Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı?

⁸In kje je velik narod, ki ima postave in sodbe tako pravične, kakor je ves ta zakon, ki vam ga danes stavim pred oči?

⁹‹‹Ancak gördüklerinizi unutmamaya, yaşamınız boyunca aklınızdan çıkarmamaya dikkat edin ve uyanık olun. Bunları çocuklarınıza, torunlarınıza anlatın.

⁹Varuj se samo in pazi skrbno na dušo svojo, da ne zabiš reči, ki so jih videle tvoje oči, ter da ti ne izginejo iz srca, dokler koli živiš; ampak oznanjaj jih svojim otrokom in otrok svojih otrokom –

¹⁰Horevde Tanrınız RABbin önünde durduğunuz günü anımsayın. RAB bana şöyle dedi: ‹Sözlerimi dinlemesi için halkı topla. Öyle ki, yaşamları boyunca benden korkmayı öğrensinler, çocuklarına da öğretsinler.›

¹⁰da ne zabiš dneva, ko si stal pred GOSPODOM, Bogom svojim, na Horebu, ko mi je rekel GOSPOD: Zberi mi ljudstvo, da slišijo moje besede, da bi se učili bati se mene vse svoje žive dni na zemlji in to učili tudi otroke svoje.

¹¹‹‹Yaklaşıp dağın eteğinde durdunuz. Dağ göklere dek yükselen alevle tutuşmuştu. Kara bulutlar ve koyu bir karanlık vardı.

¹¹Tedaj ste pristopili in stali pod goro; gora pa je gorela s plamenom do sredi neba, in bila je tema, oblak in mrakota.

¹²RAB size ateşin içinden seslendi. Siz konuşulanı duydunuz, ama konuşanı görmediniz. Yalnız bir ses duydunuz.

¹²In GOSPOD vam je govoril iz sredi ognja: glas besed ste slišali, a podobe niste videli nobene, čujoč samo glas.

¹³RAB uymanızı buyurduğu antlaşmayı, yani On Buyruku size açıkladı. Onları iki taş levha üstüne yazdı.

¹³In oznanil vam je svojo zavezo, ki vam jo je ukazal izpolnjevati, tistih deset besed, in napisal jih je na dve kameneni plošči.

¹⁴Mülk edinmek için gideceğiniz ülkede uymanız gereken kuralları, ilkeleri size öğretmemi buyurdu.››

¹⁴Meni pa je zapovedal GOSPOD tisti čas, da naj vas učim postave in sodbe, da bi jih izpolnjevali v deželi, ki greste vanjo, da jo posedete.

¹⁵‹‹RAB Horevde ateşin içinden size seslendiği gün hiçbir suret görmediniz. Bu nedenle kendinize çok dikkat edin.

¹⁵Varujte torej skrbno svoje duše; zakaj nikakršne podobe niste videli v dan, ko vam je GOSPOD govoril na Horebu iz sredi ognja,

¹⁶Öyle ki, kendiniz için erkek ya da kadın, yerde yaşayan hayvan ya da gökte uçan kuş, küçük kara hayvanı ya da aşağıda suda yaşayan balık suretinde, heykel biçiminde put yaparak yoldan sapmayasınız.

¹⁶da se ne skazite in si ne naredite rezane podobe, obraza kakršnekoli podobe, slike moškega ali ženskega bitja,

¹⁹Gözlerinizi göklere kaldırıp güneşi, ayı, yıldızları -gök cisimlerini- görünce sakın aldanmayın; eğilip onlara tapmayın. Tanrınız RAB bunları göğün altındaki halklara pay olarak vermiştir.

¹⁷slike katerebodi živine na zemlji ali katerega okriljenca, ki leta pod nebom,

²⁰Size gelince, RAB, bugün olduğu gibi kendi halkı olmanız için, sizi alıp demir eritme ocağından, Mısırdan çıkardı.

¹⁸slike katerebodi laznine na zemlji ali katere ribe v vodah pod zemljo;

²¹‹‹RAB sizin yüzünüzden bana öfkelendi. Şeria Irmağının karşı yakasına geçmemem ve Tanrınız RABbin size mülk olarak vereceği o verimli ülkeye girmemem için ant içti.

¹⁹ter da ne povzdigneš oči proti nebu, in ko ogleduješ solnce, mesec in zvezde, vso vojsko nebeško, da se ne daš premotiti, da bi jih molil in jim služil, ki jih je GOSPOD, Bog tvoj, razdelil vsem na rodom pod vsem nebom.

²²Ben bu toprakta öleceğim. Şeria Irmağından geçmeyeceğim. Ama siz karşıya geçecek ve o verimli ülkeyi mülk edineceksiniz.

²⁰Vas pa je GOSPOD vzel in peljal iz železne peči, iz Egipta, da bodite ljudstvo njegove dediščine, kakor se vidi danes.

²³Tanrınız RABbin sizinle yaptığı antlaşmayı unutmamaya, kendinize Tanrınız RABbin yasakladığı herhangi bir şeyin suretinde put yapmamaya dikkat edin.

²¹In GOSPOD se je razsrdil nad mano zaradi vas, tako da je prisegel, da ne smem iti čez Jordan ter priti v tisto dobro deželo, ki ti jo daje v dediščino GOSPOD, Bog tvoj;

²⁴Çünkü Tanrınız RAB yakıp yok eden bir ateştir; kıskanç bir Tanrıdır.

²²ampak umreti moram v tej deželi, ne smem iti čez Jordan, vi pa pojdete čezenj in dobite v last ono dobro deželo.

²⁵‹‹Ülkede uzun zaman oturduktan, çocuk ve torun sahibi olduktan sonra yoldan sapar, kendinize herhangi bir şeyin suretinde put yapar, Tanrınız RABbin gözünde kötü olanı yaparak onu öfkelendirirseniz,

²³Varujte se torej, da ne pozabite zaveze GOSPODA, Boga svojega, ki jo je sklenil z vami, in si ne delate rezane podobe v kakršnikoli obliki, kar ti je prepovedal GOSPOD, Bog tvoj.

²⁶bugün size karşı yeri göğü tanık gösteririm ki, mülk edinmek için Şeria Irmağından geçip gideceğiniz ülkede kesinlikle ve çabucak öleceksiniz. Orada uzun süre yaşamayacak, büsbütün yok olacaksınız.

²⁴Zakaj GOSPOD, Bog tvoj, je ogenj, ki uničuje, je Bog mogočni, goreči.

²⁷RAB sizi başka halkların arasına dağıtacak. RABbin sizi süreceği ulusların arasında sayıca az olacaksınız.

²⁵Ko boš rodil otroke in otrok otroke in boste že dalje časa domovali v deželi, pa se izpridite in si naredite rezano podobo. ali kakršnokoli podobo in boste počenjali, kar je hudo v očeh GOSPODA, vašega Boga, da ga dražite v jezo:

²⁸Orada görmeyen, duymayan, yemeyen, koku almayan, insan eliyle yapılmış, ağaçtan, taştan tanrılara tapacaksınız.

²⁶kličem danes nebo in zemljo za priči proti vam, da hitro in docela poginete s površja zemlje, v katero ste namenjeni iti čez Jordan, da jo posedete; ne ostanete dolgo v njej, temuč boste docela iztrebljeni.

²⁹Ama Tanrınız RABbi arayacaksınız. Bütün yüreğinizle, bütün canınızla ararsanız, Onu bulacaksınız.

²⁷In GOSPOD vas razkropi med ljudstva in malo vas ostane po številu med narodi, h katerim vas odpelje GOSPOD.

³⁰Sıkıntıya düştüğünüzde ve bütün bu olaylar başınıza geldiğinde, sonunda Tanrınız RABbe dönecek, Onun sözüne kulak vereceksiniz.

²⁸In ondi boste služili bogovom, rok človeških tvorini, lesu in kamenu, ki ne vidijo in ne slišijo, ne jedo in ne duhajo.

³¹Çünkü Tanrınız RAB acıyan bir Tanrıdır. Sizi bırakmaz, yok etmez ve atalarınıza ant içerek yaptığı antlaşmayı unutmaz.

²⁹Ali odondod boste iskali GOSPODA, Boga svojega, in ga našli, ko boste vpraševali po njem iz vsega srca in z vso dušo svojo.

³²‹‹Siz doğmadan önceki geçmiş günleri, Tanrının yeryüzünde insanı yarattığı günden bu yana geçen zamanı soruşturun. Göklerin bir ucundan öbür ucuna sorun. Bu kadar önemli bir olay hiç oldu mu, ya da buna benzer bir olay duyuldu mu?

³⁰V stiski, kadar te zadenejo vse te bridkosti, se v poslednjih dneh izpreobrneš h GOSPODU, Bogu svojemu, in poslušal boš njegov glas.

³³Ateşin içinden seslenen Tanrının sesini sizin gibi duyup da sağ kalan başka bir ulus var mı?

³¹Zakaj GOSPOD, Bog tvoj, je Bog mogočni, poln usmiljenja: ne odtegne se ti in te ne pokonča, tudi ne pozabi tvojih očetov zaveze, za katero jim je prisegel.

³⁴Hiçbir tanrı Tanrınız RABbin Mısırda gözlerinizin önünde sizin için yaptığı gibi denemelerle, belirtilerle, şaşılası işlerle, savaşla, güçlü ve kudretli elle, büyük ve ürkütücü olaylarla gidip başka bir ulustan kendine bir ulus almaya kalkıştı mı?

³²Vprašaj vendar po starih časih, ki so bili pred teboj, od dne, ko je Bog ustvaril človeka na zemlji, in od enega konca neba do drugega, se li je kdaj zgodila taka velika reč ali se je slišalo kaj enakega!

³⁵‹‹Bu olaylar RABbin Tanrı olduğunu ve Ondan başkası olmadığını bilesiniz diye size gösterildi.

³³Je li katero ljudstvo slišalo glas Boga, govorečega iz sredi ognja, kakor si ti slišal, in je ostalo živo?

³⁶O sizi yola getirmek için gökten size sesini duyurdu. Yeryüzünde size büyük ateşini gösterdi. Ateşin içinden size sözlerini duyurdu.

³⁴Je li poskusil kateri bog priti, da si vzame narod izmed naroda z izkušnjami, z znamenji, s čudeži in z bojem, z mogočno roko in z iztegnjeno ramo ter z velikimi in groznimi deli, kakor je storil GOSPOD, Bog vaš, vse to za vas v Egiptu vam pred očmi?

³⁷Atalarınızı sevdiği ve onların soyunu seçtiği için sizi büyük gücüyle Mısırdan kendisi çıkardı.

³⁵Tebi je bilo to pokazano, da bi spoznal, da GOSPOD je Bog in da razen njega ni drugega nobenega.

³⁸Amacı sizden daha büyük, daha güçlü ulusları önünüzden kovmak, onların ülkelerine girmenizi sağlamak, bugün olduğu gibi mülk edinmeniz için ülkelerini size vermekti.

³⁶Iz nebes ti je dal slišati glas svoj, da te pouči, in na zemlji ti je dal videti veliki ogenj svoj, in slišal si njegove besede iz ognja.

³⁹‹‹Bunun için, bugün RABbin yukarıda göklerde, aşağıda yeryüzünde Tanrı olduğunu, Ondan başkası olmadığını bilin ve bunu aklınızdan çıkarmayın.

³⁷In ker je ljubil tvoje očete in si je izvolil njih zarod za njimi, te je peljal s svojim obličjem, z veliko močjo svojo iz Egipta,

⁴⁰Size ve sizden sonra gelen çocuklarınıza iyilik sağlaması ve Tanrınız RABbin sonsuza dek size vereceği bu topraklarda uzun yıllar yaşamanız için bugün size bildirdiğim RABbin kurallarına, buyruklarına uyun.››

³⁸da prežene narode pred teboj, ki so večji in močnejši od tebe, da te privede v njih deželo in ti jo da v dediščino, kakor danes vidiš.

⁴¹Bundan sonra Musa Şeria Irmağının doğusunda üç kent ayırdı.

³⁹Spoznaj torej danes in v srce si vtisni, da GOSPOD sam je Bog v nebesih zgoraj in na zemlji zdolaj, ni ga drugega.

⁴²Öyle ki, önceden kin beslemediği bir komşusunu istemeyerek öldüren biri bu kentlerden birine kaçıp canını kurtarabilsin.

⁴⁰In hrani njegove postave in zapovedi, ki ti jih danes zapovedujem, da se bo dobro godilo tebi in tvojim otrokom za teboj ter da se ti podaljšajo dnevi v deželi, ki ti jo za vse čase da GOSPOD, Bog tvoj.

⁴³Bu kentler şunlardı: Rubenliler için ovadaki kırsal bölgede Beser, Gadlılar için Gilattaki Ramot, Manaşşeliler için Başandaki Golan.

⁴¹Tedaj je oddelil Mojzes tri mesta onostran Jordana, proti solnčnemu vzhodu,

⁴⁴Musanın İsraillilere anlattığı yasa budur.

⁴²da bi zbežal vanje ubijalec, ki nehotoma ubije svojega bližnjega in ga ni v prejšnjem času sovražil; ta naj zbeži v eno teh mest in ostani živ:

⁴⁵Mısırdan çıktıktan sonra Musanın İsraillilere bildirdiği yasalar, kurallar, ilkeler bunlardır.

⁴³Bezer v puščavi, na ravnini, med Rubenskimi, Ramot v Gileadu med Gadskimi in Golan v Basanu med Manasejci.

⁴⁶Musa bunları Şeria Irmağının doğu yakasında, Beytpeor karşısındaki vadide bildirdi. Burası daha önce Heşbonda oturan Amorluların Kralı Sihona ait topraklardı. Musa ile İsrailliler Mısırdan çıktıklarında Sihonu bozguna uğratmışlardı.

⁴⁴In ta je zakon, ki ga je Mojzes predložil Izraelovim sinovom.

⁴⁷Onun ve Başan Kralı Ogun ülkesini, yani Şeria Irmağının doğusunda yaşayan iki Amorlu kralın ülkesini ele geçirmişlerdi.

⁴⁵To so pričevanja, postave in sodbe, ki jih je Mojzes govoril sinom Izraelovim, ko so bili odšli iz Egipta,

⁴⁸Bu topraklar, Arnon Vadisi kıyısındaki Aroer Kentinden Sion, yani Hermon Dağına kadar uzanıyor,

⁴⁶za Jordanom, v dolini nasproti Bet-peorju, v deželi Sihona, kralja Amorejcev, ki je prebival v Hesbonu, ki so ga porazili Mojzes in Izraelovi sinovi, ko so bili odšli iz Egipta –

⁴⁹Pisga Dağı'nın eteğindeki Arava Gölü'ne dek uzanan, Şeria Irmağı'nın doğu yakasındaki bütün Arava'yı kapsıyordu.

⁴⁷in prilastili so si deželo njegovo in deželo Oga, kralja basanskega, obeh kraljev Amorejcev, ki sta bivala na oni strani Jordana, proti solnčnemu vzhodu,

⁴⁸od Aroerja, ki je ob bregu potoka Arnona, do gore Siona (ki je Hermon),in vso nižavo ob Jordanu, proti solnčnemu vzhodu, tja do Morja v nižini pod strmino gore Pizge.

⁴⁹in vso nižavo ob Jordanu, proti solnčnemu vzhodu, tja do Morja v nižini pod strmino gore Pizge.